Son Saniye

Yeniden merhabalar. Bugün daha en baştan sizden özür dilemek istiyorum.Yazımın çok kısa olacağını düşündüğümden dolayı. Zira, bugün yaşadığım talihsizlikler an itibariyle etkisini arttırarak devam ediyor. Size şöyle ifade edeyim, dün gece ( aslında bugün oluyor hatta ) ödev yoğunluğundan dolayı yatağa girişim saat 1'i bulmuştu. Bu sebeple, blog yazma işini öğle teneffüsüne bırakmam gerekti. Birtakım teknik sebeplerden dolayı, blog hesabıma sadece bilgisayarlardan erişebiliyorum. Şanslıyım ki, okulun kütüphanesinde bunlardan bolca var. Ancak Murphy Kanunları her zamanki gibi sinir bozucu bir şekilde devreye girdiler. Önce, yemekhane sırasında tahmin ettiğimden en az 10 dakika fazla zaman kaybettim, sıraya biz öğrencilerin tabiriyle ''kaynamaya'' çalışan 10. Sınıf arkadaşlarımız sağolsunlar. Yemekhaneden yemek yemeden çıktım. Blog yazmaya olabildiğince fazla zaman ayırmak istiyordum. Buna burada değinmek zorundayım: Kendimi sevgili arkadaşım Mehmet Köseoğlu ile yarattığımız hayali insan hız modlarından en hızlısı olan '' Sport Pro +'' moduna aldım. Koşaradım kütüphaneye ulaştım. Girince hemen bana en yakın bilgisayara yöneldim. Kütüphaneye girdiğimde saat tam 11:20 idi. Kendisi, bana yardımcı olmayı reddetti. Çok değerli 5 dakikamı çaldıktan sonra tabii.Bir başka bilgisayara geçtim. Bu açılıyordu. Bilgilerimi girip aç komutu verdikten hemen sonra güncellemeye başladı. Böylece başka bir bilgisayara yönelmek zorunda kalmış bulundum. Bu bilgisayar güncellemenin % 30'unu yapmıştı açtığımda. Bunu beklemeye karar verdim. Bloga nihayet başlayabildiğimde saat 11: 54'tü. Geçen yarım saati aşkın sürede sanıyorum ki hayatımda şu ana kadarki cinnet getirmeye en yaklaştığım anları yaşadım. Öyle ki içimdeki öfke bana adeta bilgisayarı camdan aşağı atmam için yalvarıyordu. Şu an saat tam 12:00. Yani, zilin çalmasına 2 dk var. Bense şu an buradan bloguma girebilecek küçük bir hikaye çıkarıp son saniyede kurtulabilmenin verdiği minicik rahatlamanın etkisi altına girmiş bulunmaktayım. Size iyi günler dilerim. Tam şu saniye zil çaldı çünkü.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tarihi Binasında Özgen Berkol Doğan Kütüphanesi

İstanbul Boğazı Kıyısından Eleştirel Bir Yazı

Milyonluk Arşiviyle Beyazıt Kütüphanesi, İstanbul'un Bilinmeyen Hazinesi